Haciz Müzekkeresinden Sonra Doğan Alacaklar Yönünden İtiraz

Anahtar Kelimeler: Haciz, 89/1 Müzekkeresi, İtiraz

İcra ve İflas Kanunu (İİK) madde (m.) 89, borçlunun üçüncü kişilerdeki, bir kıymetli evraka bağlı olmayan, diğer bir ifadeyle hamiline ait olmayan veya cirosu mümkün bir senede bağlı bulunmayan alacaklarının haczine ilişkin düzenlemeler içermektedir (Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 460). Söz gelimi uygulamada “89/1 Haciz Müzekkeresi” olarak tabir edilen müzekkerenin ismi İİK m. 89 hükmünün ilk fıkrasından almaktadır zira bu müzekkerenin dayanağı İİK m. 89/1 hükmüdür.

Borçlunun, üçüncü bir kişide mevcut alacağı İİK m. 89 kapsamındadır. Buna göre borçlunun alacaklı olduğu üçüncü şahsa gönderilen haciz müzekkeresiyle borçlunun alacağı olan tutarın müzekkerenin gönderildiği icra dosyasına ödenmesi gerektiği, borçluya yapılan ödemelerin geçersiz olacağı belirtilir. Tabi ki kendisine haciz müzekkeresi gönderilen üçüncü şahsın müzekkereye itiraz hakkı bulunmaktadır. İtiraz tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. İİK m. 89 hükmünde hangi itirazlarda bulunulabileceği de düzenlenmiştir.

Borçlunun bankada bulunan parasının haczi için de bankaya İİK m. 89/1’e göre haciz müzekkeresi gönderilmelidir. Borçlunun mevcut banka hesabına bundan sonra yatırılacak paraların haczi ancak müstakbel alacak niteliğindeki alacaklar bakımından mümkündür (Kuru, s. 492). Buna örnek olarak tahsil için bankaya ciro edilen bir kıymetli evrakın tahsil edilecek bedeli gösterilebilir (Kuru, s. 492).

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu konuyla ilgili şu içtihadı oluşturmuştur:

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut uyuşmazlığın incelenmesinde, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde borçlunun davalı/üçüncü kişi banka nezdindeki mevduat hesabında bulunan miktar üzerine haciz uygulandığı, haciz ihbarnamesinde doğacak alacaklar üzerine de haciz konulmuş olduğu bildirilmiş olmasına rağmen takip borçlusu ile davalı/üçüncü kişi banka arasında, banka nezdinde müstakbel alacak doğuracak ( kira, istihkak, maaş vb ) bir hukuki ilişkinin olmadığı, borçlunun banka nezdinde mevduat hesabı bulunmakla birlikte anılan mevduat hesabına düzenli ( periyodik ) olarak para yatırılmasının da söz konusu olmadığı açıktır.

Bu durumda, davalı/üçüncü kişi banka tarafından sadece haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde mevcut hesap bakiyesine haciz uygulanmasına ilişkin işlem hukuka uygun olup, Özel Daire’nin bozma kararı bu nedenle yerindedir.” (YHGK 26.09.2012 T., 2012/12-139 E., 2012/624 K., www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 13.05.2020)

Bu konu hakkında Yargıtay 23. Hukuk Dairesince 2019 yılında verilen kararlar da mevcuttur:

Borçlunun üçüncü kişi ile arasındaki bir hukuki ilişkiye dayanan henüz doğmamış olmakla beraber, doğması muhtemel alacakları için İİK’nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilebilir. (…). Haciz ihbarnameleri ile borçlunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin elinde o anda bulunan mal, alacak ve diğer hakların haczedilmesi mümkün olduğu gibi borcun tamamen ödenmesine kadar geçecek sürede üçüncü kişi nezdinde oluşacak alacakların da haczine olanak tanınmıştır.” (Y. 23. HD, 07.03.2019 T., 2016/375 E., 2019/913 K.; 03.10.2019 T., 2016/4322 E., 2019/4056 K., www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 13.05.2020)

Görüleceği üzere konuyla ilgili kararlarda farklılık gözlenebilmektedir. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının bankalar özelinde olması nedeniyle bu görüş benimsenerek banka nezdinde müstakbel alacak doğuracak bir hukuki ilişki bulunmaması halinde haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde hesapta bulunmayan sonraki alacaklar bakımından haciz tatbik edilemeyeceği kabul edilebilir.

Av. Musa Armağan ADAL

İcra ve İflas Kanunu Madde 111/I-II’de Düzenlenen Borç Ödeme Taahhüdü

Anahtar Kelimeler: Taahhüt, Borç Ödeme Taahhüdü, Taahhüdü İhlal, Ödeme Şartı, Tazyik Hapsi

Borç ödeme taahhüdü temel olarak İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) madde (m.) 111 ve m. 340’ta düzenlenmektedir. Bu yazımızın konusunu oluşturan “Taksitle Ödeme” başlıklı m. 111/I-II hükmünde düzenlenen borç ödeme taahhüdü alacaklının muvafakatine ihtiyaç duyulmaksızın yalnızca borçlu tarafından gerçekleştirilebilen bir işlemken, m. 340 ve m. 111/III hükümlerinin lafzından anlaşılan taahhütlerde alacaklının muvafakati aranır.

İİK m. 111/I-II hükmündeki temel şartlar şunlardır:

  • En geç alacaklının satış talebinden önce yapılabilir,
  • Borçlunun yeteri miktarda malı haczedilmiş olmalıdır,
  • Azami 4 taksit yapılabilir,
  • Her bir taksit, borcun 1/4’ünden az olmamalıdır,
  • İlk taksit peşin ödenmelidir,
  • Taksitler aydan aya ödenmelidir,
  • Müddet 3 aydan uzun olmamalıdır.

Yukarıdaki taahhüt dışında, daha esnek şartlarla yapılacak taahhütlerde ise alacaklının onayı gerekmektedir.

“Borçlunun Ödeme Şartını İhlali Halinde Ceza” başlıklı m. 340 hükmünde (uygulamada “Taahhüdü İhlal Suçu” olarak nitelendirilmektedir) yukarıda açıklanan her iki taahhüt açısından geçerli olacak şekilde bir cezai düzenleme yer almaktadır. Buna göre:

  • Taahhüdün makul bir sebep olmaksızın ihlal edilmesi durumunda,
  • Alacaklının İcra Ceza Mahkemesi nezdinde yapacağı şikayete istinaden,
  • 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilmesi mümkündür,
  • Hapsin uygulanmasına başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir,
  • Ödemelerin tekrar kesilmesi halinde borçlu hakkında yeninden tazyik hapsi kararı verilebilir,
  • Bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi 3 ayı geçemez.

Buradaki borçtan kasıt icra takibini oluşturanborç olup her bir taksiti ifade etmez (Bkz: Y. 19. CD 30.01.2019 T., 2018/8584 E., 2019/1128 K.).

Bir taksitin ödenmemesi halinde hükmedilecek tazyik hapsinin süresi maddede belirtilen toplam 3 aylık süreden düşülecektir. Keza Yargıtay da “(…) ilk taksitin ödenmemesi nedeniyle maddede öngörülen cezanın tamamının infazı halinde, yaptırım uygulama olanağı kalmadığından, diğer taksitlerin ödenmemesi ayrıca bir taahhüdü ihlal kabahatini oluşturmayacaktır.” yönünde hüküm tesis etmiştir (Bkz: YCGK 29.09.2009 T., 2009/16-188 E., 2009/205 K., www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 02.04.2020).

Taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için taahhüt metnine ilişkin geçerlilik şartları bulunmaktadır:

  • Taahhüt tutanağında toplam borç miktarı,
  • İşleyen ve işleyecek faiz ayrı ayrı belirtilmeli, toplam faiz olarak belirtilmemeli,
  • Vekalet ücreti,
  • İcra harç ve giderleri açıkça belirtilmelidir.

Bu şartlar sağlanmadığı takdirde taahhüt metninde belirsizlik bulunduğu gerekçesiyle taahhüdün geçersiz olduğuna ve bu nedenle borçlunun sorumsuzluğuna hükmedilmektedir (Bkz: Y. 12. HD 11.09.2019 T., 2019/8901 E., 2019/12391 K., www.kazanci.com, Erişim Tarihi: 02.04.2020).

Av. Musa Armağan ADAL